Ağlatmalı uyku eğitimi… Ne zaman bu konuda bir şey duysam, içim bir garip olur. “Bırak ağlasın, alışır” diyenleri dinlerken hep aynı şeyi düşünüyorum: Bebek ağlarken ben nasıl onu görmezden gelebilirim?
Bence hiçbir anne bunu kolay kolay yapamaz. Çünkü bir bebeğin ağlaması bizim için sadece bir ses değil; bir çağrı, bir yardım isteği. Bebeğim ağladığında kucağıma almak istiyorum. Çünkü o an yalnız olmadığını, yanında olduğumu bilmeye ihtiyacı var.
Evet, uykusuzluk zor. Hatta bazen insan gerçekten tükeniyor. Ama ağlatmalı yöntemler bana hiçbir zaman doğru gelmedi. Bebek, ağladığında bir cevap alması gerektiğini öğrenmeli. Bu dünyada ona bakan, onu önemseyen biri olduğunu hissetmeli. Ağlaması bir iletişim şekli, görmezden gelinmesi gereken bir şey değil.
Ağlatmalı yöntemlerin savunucuları genelde “Ama işe yarıyor” der. Tamam, bir süre sonra bebek gerçekten ağlamayı bırakabilir. Ama bu onun huzurla uyuduğu anlamına mı gelir? Bence hayır. Ağlamayı bırakıyor çünkü kimsenin onu duyup gelmeyeceğini öğreniyor. Bu beni rahatsız ediyor.
Uyku eğitimi dediğimiz şey, bence bebeğin hem fiziksel hem de duygusal ihtiyaçlarına saygı duyarak yapılmalı. Gözyaşlarıyla değil, sevgiyle. Bebeğim büyüdüğünde, onu her zaman duyduğumu ve yanında olduğumu bilsin istiyorum. Ve bunun temelleri işte bu ilk aylarda, o kucağıma aldığım her an atılıyor.
Kimseyi yargılamıyorum, çünkü herkes kendi yolunu seçiyor. Ama bana sorarsanız, bırak ağlasın demek benim kitabımda yok. Çünkü benim içim, onun o minicik gözyaşlarını görmezden gelmeye asla izin vermiyor.
Comments